kimlik

Esra televizyona bakmıyordu ama yatak odasına televizyon koymak iyi fikirdi; en azından Oğuz’u yatakta tutuyordu. Yatağın her zaman sağ tarafında yatan ama hayatın inatla solunda duran Oğuz’un uykuları da geçmişi gibi delik deşikti; artık Esra’nınkiler de…
Geceleri, Oğuz’un tehlikede olduğu, vurulduğu, baskında yakalandığı rüyalardan; karısının yanında yattığı, iyi olduğu, bütün o kabusların sona erdiği gerçeğine sıçramalar Esra’yı yorgun düşürüyordu.
Oğuz’un, “aramıza silah koyar, yoldaş gibi yatarız” demesinin üzerinden 2 yıl geçmişti ve silah artık aralarında değil, etajerin üst çekmecesinde duruyordu; silah gitmiş, yoldaşlık çoktan bitmişti, seks bir süredir yaralı bir aslan gibi yatıyordu aralarında.
Birileri Oğuz’un kimliğinin üzerinden adını silip, bu ülkenin her yerinden görünecek harflerle hatta kimi dik yakalıların karanlıkta bile görebileceği harflerle onun durduğu tarafı yazmıştı. Hayatı sağa yaslamaya yemin etmiş o dik kafalıların o meşhur listesinde kendi adını gördüğünde Ankara gecelerinden en puslu olanıydı; stres, kafesinden kaçıp Esra’yla Oğuz’un üstüne saldırmıştı.
Şimdi televizyondaki kovboy filmleri, uykularının parçalarını birbirine tuttururken Oğuz'u oyalıyordu.

Yorumlar

Popüler Yayınlar