AMAZON 2

Gitmeden önce son maç; Venüslüler Marslılara karşı.
Gecenin orta yerinde, özellikle ışıklandırılmamış ya da loş kırmızı ışıkla aydınlatılmış, tarafsız(!) ve doğal olarak taraftarsız bir sahada karşılaşıyor Venüslüler ve Marslılar. Her iki takım da yalnızca birer oyuncudan oluşuyor. Kimin daha iyi oyuncu olduğu, karşılaşmanın ve –eğer geçmişte başka oyuncularla denenmişse- karşılaştırmanın sonucunda belli olacak. Tarafların hangi ülkeden oldukları önemli. Çünkü ülkelere göre performans, pozisyon zenginliği, taktik üstünlüğü ve antrenman sıklığı, skoru büyük ölçüde etkiliyor. Zemin; alışkanlıklar doğrultusunda ve rahatlık, temizlik, genişlik özelliklerine göre seçiliyor (çok acele ve hemen oracıkta yapılan karşılaşmalar hariç). Bazen aşk, zemini fazlaca kaygan hale getirmiş oluyor. Ya da son karşılaşmadan kalan pürüzler koşulları biraz ağırlaştırıyor. Eğer zeminde taraflardan birinin daha önce o sahada başka birisiyle yaptığı karşılaşma(lar)dan izler varsa, önce onların iyice temizlenmesi gerekiyor. Her iki taraf da krampon giymiyor. Çünkü hem zemine hem de birbirlerine zarar verebilirler. Sabit bir forma rengi ya da takım logoları yok. Zaten pek sabit durmayacak ve karşılaşmanın son dakikalarında formaları üstlerinden çıkaracaklar. Logonun ne olduğu, ne işe yaradığı ise akıllarının en kalabalık yerinden bile geçmeyecek. Taç çizgisinde gerektiği anda sahaya yuvarlanmak üzere ağız dolusu çığlıklar, başka zamanlarda çıkarılamayan tuhaf sesler bekleyecek. Başlangıç vuruşu için düdük çalmak üzere bir hakem bulunmayacak karşılaşma alanının görünürlerinde. 9.15 gibi vuruş mesafeleri oyunun mantığına ters. Çünkü taraflar arasında pozisyonlar ve heyecan gereği zaten hiç mesafe olmayacak. Daha önceki karşılaşmaların skorları, tarafların bu karşılaşmadaki psikolojisini ve performansını elbette etkileyecek. Kuvvetle muhtemeldir ki her iki taraf da daha iyi skorlar için bütün bildiklerini hatta bilmediklerini, kulaktan dolma bilgileri, içgüdülerinin güdümlemelerini mutlaka deneyecekler. Karşılaşma anında çilek, kimyonlu çay, krem şanti, şarap, mum ışığı, kırmızı tüyler bulunabilir; doping sayılır ki yasak değildir. Sahanın civarında ‘demarke’ durumda olan bir Venüslü’nün bir Marslı tarafından markaja alınmasıyla karşılaşma başlar. Venüslü’nün kalesini 2002 - 2003 sezonundaki birkaç timsah gücündeki ‘naz’, Marslı’nın kalesini ise çok sayıda denemelerle edinilen ‘emir’ koruyor. Daha karşılaşma başlarken Marslı ofsayta düşüyor; formalar çıkarılmış ama çoraplar ayakta hala duruyor. Karşılaşma yeniden başlayacak. Eğer taraftar olsaydı henüz onları ayağa kaldıracak, coşturacak bir durum yok. Marslı hızlı bir atak yapıyor (ki bütün Marslılar’ın genel taktiği, oyun anlayışı budur. Kontra ataklarla sahayı ele geçirip, canlarının istediği şekilde karşı tarafı sağlı sollu vuruşlarla bezdirirler).
Süre onlar için yeterlidir. Yalandan birkaç uzatma dakikası eklenir karşılaşmanın sonuna. Ama Venüslü, sahanın ortasında öylece kalakalır. Kendisi üzerinden skor elde edilmiş, etik olarak berabere ya da Venüslü’nün üstünlüğü ile bitmesi gereken karşılaşma, ‘adam olana yeten hatta artan’ bir skorla sona ermiştir. Karşılaşma sonrasında saha temizliğini neden Venüslü’nün yaptığı ise tarihi ve genetik gerçeklerde yapılacak derinlemesine bir kazıyla mümkün olacaktır ki, ortaya muhtemelen Venüslüler’in akıllarındaki çapraz bağların saha dışındaki kavgalarda, itiş kakışlarda, evden atılışlarda hasar görmüş olması çıkacaktır. Galiba biz bu yüzden degaj kelimesinin yerini degaje ile dolduruyoruz kendi bulmacamızda.





Yorumlar

Popüler Yayınlar